Sesini ilk duyduğumda karar verdim aslında sana kendimi anlatmaya. Hemen hiç tanımadığım birini ruhumun gizli köşelerine alacak, orada beni ben yapan ve beni benden uzaklaştıran hayatla tanıştıracaktım...
Sana hem gurur duyduğum ,hem de nefret ettiğim kendimi gösterecektim. Hayatımda ilk kez birine yani sana dürüst olacaktım.Taktığım milyonlarca maskeyle değil çırılçıplak ve sadece kendim olarak gelecektim.Beni böyle tanırsan sevecekmisin endişesi taşımadan...
Sana benden bahsedecektim.Yıllar önce olmayı istediğim yetişkinden ama asla bir yetişkine dönüşemeyeceğimden . Kendimle ilgili koyduğum ama asla sonuna kadar gitmeyi başaramadığım hedeflerimden .Farketmeden beni özel kılan bu yarım kalmışlıklardan...
Sana iyilikten söz edecektim.Farkında olmadan iyi olmaktan ve bunu neden yaptığını bilememekten.Ve gün geçtikce dünya karşısında kendini çok daha yalnız hissetmekten...
Seninle konuşurken seni etkilemek için süslü sözcüklere,ne kadar zeki olduğumu aslında ne çok okuduğumu ve neler bildiğimi kanıtlamama gerek olmayacaktı. Sen gözlerime baktığında bilecektin beni.Cehaletinde ,hatalarında,eksiklerinde saçmalamaların da benim bir parçam olduğunu ve beni bugünlere sana hazırladığını....
Sana kötü taraflarımı ,eksik taraflarımı da rahatca gösterebilecektim.Güvensizliklerimi ,yetersizliklerimi , beceriksizliğimi ..Acı çeken ruhumu…Tüm o güçlü kadın safsatasının altında bir yerlerde ağlayıp duran o küçük kız çocuğunu. her şeyi anlatacaktım sana.Beni ben yapanları,beni ben olduğuma pişman edenleri.Kucağına koyacaktım başımı.Sen saçlarımı okşayacaktın usul usul .
Sonra hiç bilmediğim bir ülkenin çocuklarından bahsedecektin bana.Harran’ın kucağında büyümekten.Varlığından bile haberdar olmadığım sıkıntıları ve hiç tatmadığım mutlulukları anlatacaktın.Seni sen yapanlardan bahsedecektin.Neden gözlerinin böyle dargın bir hüzünle baktığından,neden kendini denize bu kadar yabancı hissettiğinden,neden yüreğinde yüzyılların yükünü taşıdığından...Çocukların tanrısının aynı olduğunu anlatacaktın bana.Suyun tüm yanlarındaki çocuklarının tanrısının aynı olduğundan ve çocukların asla Tanrıya ve Tanrının asla çocuklara ihanet etmeyeceğinden.
Topraklarında büyüdüğün,köklerini oluşturan o büyük nehir gibi hayat vererek gelecektin.Birgün ,senin yanında ,senin sözcüklerinle içimdeki o bitmez boşluk tamamlanacaktı.İlk kez bir sabaha kendimi eksik hissetmeden uyanacaktım.
Fıratın suyu iyi edecekti hayat denizinin açtığı yaraları.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
İçin...
- maikedi
- İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder