murathan mungan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
murathan mungan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazar, Temmuz 3

ALTIN VURUŞ MURATHAN MUNGAN

  • Kırılmış bir bardaktan etrafa saçılmış cam parçasıysam,üstüme basmaya çalışanların ayaklarını kanatmak zorundayım.
  • Bir tek gece vardır insanın hayatında. Ömür boyu sürer nöbeti. Bu da öyleydi. İyi ol, sağ ol, uzak ol. Ama bir daha görme beni!
  • Hatırlamak için bir hafızamız varken, unutmak için elimizde hiçbir şeyin olmaması; hayatın bize attığı en büyük kazıktır .
  • Bütün bir geceyi uykusuz geçirmene sebep olan şeyleri bir nefeste anlatamazsın. Önce içine atarsın, sonra da susarsın.
  • Alçalan insanların yükselen değerlerinden uzak duruyorum.
  • Bir otobüs aşkıydı belki bizimkisi, benim yolum son durak seninkisi 'müsait bir yer'di...
  • Yalnız biri olsun isterken, 'yalnız biri' oldum istemeden.
  • Kendim için büyük bir tehlikeyim artık, ilerliyorum içimdeki yer çatlağı boyunca.
  • Herkes içindir aşk da ayrılık da Yalnızca birkaç kişi ölür acıdan.
  • Ne zaman bir düş kursam, ertesi gün hayal kırıklarını topluyorum.
  • Bazı gecelerin sabahı yoktur yalnızca karanlık olarak kalırlar.
  • Uzak dediğin önce içinde birikir insanın, sonrası yalnızca yoldur.
  • İnsan masumiyetini bazen bir başkasının günahıyla öder.
  • Mevsimin suçu yok, yokluğun soğuk.
  • Ne yazık ki, kadınlar arasında kurulan ittifakların çoğu, ancak başka kadınlar söz konusu olduğunda mümkündür.
  • Ve işte o zaman kırdığın bu kalp, Şimdi kırıyor başka kalpleri ! Aşkta kazanmak dedikleri kaybetmektir bir çok şeyi...
  • Herkes anlamlı anlamlı başını sallıyor. Duygulanmış gibiler, etkilenmiş gibiler, hüzünlenmiş gibiler. Hep gibiler. Hiç kendileri olamıyorlar. Olurlarsa kendilerinden korkuyorlar...
  • Her suskunluk, bir iç kanamasıdır ilişkilerde...
  • Her zaman olduğu ve hepimizin bildiği gibi, bütün gürültülerden sonra geriye yalnızlık kalır.
  • Birbirimizden kaçırdığımız gözlerimiz ; Şimdi birbirimizden kaçırdığımız gerçeklerle göz göze...
  • Sana söz hayat ! Bundan sonra kimseyi göz çukurlarıma ekip, büyümesi için gözyaşı dökmeyeceğim...
  • Hayat bazılarına mutsuz olmakla, duygusuz olmak arasında bir tercih hakkı tanır, daha fazlasını değil.
  • Dilini çözemediğim ihanet Gel bir daha bende dene kendini Ne sen öldürebiliyorsun beni bu cenkte Ne ben yenebiliyorum seni...
  • Hayatım, içimden geçen cümleler içinde geçti.
  • Yağan bir kar tanesi gibi; Camdan bakınca çok masumsun, yaklaşınca soğuksun, dokunursam; erirsin...
  • Aşkın bir yolu vardır, Her yaşta başka türlü geçilen. Aşkın bir yolu vardır, Her yaşta biraz geçikilen.
  • Varlığın bana yetmiyorken, yokluğunla avunmak zorundayım ! Ya al götür kalanımı. Ya da gel, tamamla eksik kalan yanımı.
  • Bu da ötekiler gibi kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden yaşayıp gidecek.
  • Bazı umutlar başka zamanlarındır...
  • Değişen durumlara göre bazen çok iyi, bazen çok kötü bulduğum bir medeni halim var; bekarım.
  • Kimdi giden kimdi kalan Aslında giden değil Kalandır terkeden Giden de bu yüzden gitmiştir zaten.
  • Beklentisi yüksek olan kadınların yalnızlığı daha koyu olur; çünkü ummak ve beklemek kadınlığa verilmiş iki cezadır!
  • Birini adam gibi sevmek; aldanmayı, ağlamayı hatta yalnız kalmayı göze almak demektir.
  • Aşklarım, arkadaşlarım, dostlarım dağılıp gitti herkes... İçimi sızlatacak kimse kalmadı içimde.
  • Sevdiklerimizin hayatına ya erken girer, ya geç kalırız. Bütün aşk dramları da bundan doğar zaten.
  • Sen bildiğim gibi kalmadın ama, Ben unuttuğun gibiyim hala.
  • Ardından mırıldandığım şiir Şimdi başkalarının dudaklarında göçebe.
  • Kimsenin kimsesi yok ki herkesin elmasında kendi diş izleri.
  • Kimse benim kadar sevmedi" diye bağırıyordu adam. Gözlerin geldi aklıma.. gülümsedim, geçtim .
  • Gökte ararken yerde bulduğum olmadı hiç. Ama yerde bulup da göklere çıkarmışlığım çoktur.
  • Hepimiz varoluşumuza bir anlam ararız. Kundak ile kefen arasındaki şeyin adı ömürdür, hayat değil. Hayatı biraz da kendimiz yaparız.
  • Gümüş sahibi olmayanlar, gümüşün karardığını bilmezler. Onlar gümüşü hep ay kadar parlak sanırlar.
  • Bazı sözler karanlıkta söylenir, diyorum uykularımın birinde Bazı sözler hiçbir zaman, diyorum kendi sesime uyanırken Bazı sözler karanlıkta söylenir Bazı sözler hiçbir zaman...
  • Aşk kapıyı çaldığında hemen açma... Bazıları, çocuklar gibi zile basıp kaçıyor.
  • Bazen sarhoşken, karanlığın içinde yüksek sesle söylüyorum adını. Ya da birinin kollarındayken, bazen pencereyi açıp, sokaktan geçiyormuşsun gibi ardından sesleniyorum. Hep başkaları bakıyor yukarıya. Ben gülümseyerek "gitti" diyorum, yakalayamadım gitti.
unutarak ve vedalaşarak geçilen durakların birinde inmemiz gerekir bindiğimiz düşlerden hayat belki başka biri yapar bizi.
  • Huzurluyum. Mutluluk benim için hiçbir zaman önemli olmadı. Daha çok raslantı gibi yaşadım mutluluğu. Kısa anların hediyesi gibi. Yaşamın karşıma çıkardığı bazı anlar benim için mutluluk demekti, o kadar…
  • Gelirsen yolum genişler, Gelmezsen hayalini severim. Yanmaktan korkmam Ben bu aşka, sağ çıktığım yerlerden geldim.
  • Takvim düzeni herkes için aynı olsa da, zaman herkesin içinde başka türlü ilerler.
  • Gece söndürür hayalet olmaya yetmeyenlerin ışığını Güçlü olmaya benden daha çok ihtiyacın var Çünkü haksız olduğunu Kalbinin bir yerinde biliyorsun.
  • Her insan kendi olması karşılığında topluma bir bedel öder. Az ya da çok ama mutlaka bir bedel... Kimse bedelsiz kendi olamaz. Bu bedel çoğu kez yalnızlıktır.
  • Beden dediğin aşka vesile, insan ruhlara aşık olur, sevdikçe başkasını kendinde bulur.
  • Kimse çıktığı yolda kendisi kalmaz. Yol insanı başkalaştırır.
  • Bilmem ki; karşılassak bile hatırlayabilir miyiz birbirimizi yeniden..? İkimizde artık bir başkasıyken.
  • Anlatabilsem sende neler gördüğümü kimse inanmaz hayal derdi. Bilselerdi sende neler gördüğümü yıllarca hayal görmek isterlerdi.
  • Sen beni sevmedin ya… Ben de gidip herkesi sevdim ve herkese böldüm kendimi… Herkese az az düştüm… ve kimseye yetmedim..
  • Aramaktan vazgeç demiyorum, bulmaktan vazgeç.
  • En mutlu anında bi rüzgar eser de, burnuna o'nun kokusu gelir ya. İşte o'nunla aynı parfümü kullananların Allah belasını versin.
  • Güçlü olmaya benden daha çok ihtiyacın var Çünkü haksız olduğunu< Kalbinin bir yerinde biliyorsun.
  • Seninle aramızda bir şey varsa şayet, o da mesafelerdir artık.
  • Bazen ona bişeyler yazarsın, yazar silersin.. yazar silersin.. O hiçbirini okumamış olur; ama sen hepsini söylemiş olursun.
  • Biliyorum bütün sözler yavan, bütün sözcüklerin içi boşaltılmış, bütün anlamlar kullanılmış, bütün anlar uçucu; kelimeye dökülen her duygu, kendiliğinden soğuk bir klişe oluveriyor; hiçbir sözcük duygularıma da yüreğime de yetmiyor.
  • Bir erkeğin bir kadına söyleyebileceği en güzel söz "Bir daha ki seveceğim kız, bizim kızımız olacak" demesidir.
  • Geçtiğimiz yollarda kaybettiklerimizin bize en büyük kötülüğü kendilerini bize tekrar tekrar hatırlatmalarıdır.Bir kere kaybetmekle kurtulamadığımız şeylerdir Yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir.Hep ama hep hatırlarız.ne biçim kaybetmektir bu.
  • Zamanı yıllarla tartanlar yanılırlar hiçbir şey tartılmaz başka bir şeyle hatta çoğu zaman kendiyle bile yaşanır, içini tohuma bırakır ... geçer gider geçmez sandıkların bile...
  • Çok sevmenin sevgisizliğine uğradım ben..
  • Oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim,Ben sende bütün aşklarımı temize çektim.
  • Unutma bir büyük yazarın dediği gibi, en iyi intikam şekli, kayıtsızlıktır.
  • Aptallığımız; birbirimizde sahip olmadığımız özellikleri aramamızdı.
  • Ne zaman içime biraz fazla baksam yükseklik korkum depreşir .
  • Kırık bir kalbi alçıya alırsanız, herkes gelir imzasını atar.
  • Azı karar olmadı hiç sevmelerim, Hep çoğu zarar dedikleri kadar sevdim ...!
  • Onca şarkı, onca film, onca roman Ama sevmeye yetmez ; Herkesin kalbi.
  • Çık ortaya saklandığın yerden
Yoruldum, azaldım beklemekten Bazen düşünüyorum da Var mıydın sahiden, yoksa bir şarkının anısı mı uydurdu seni.
  • Can kırıkları, Cam kırıkları gibi değildir. Öyle süpürünce gitmez; İçinde kalır, aklına geldikçe de batar
  • Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
  • Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken Senin bana geç kaldığını.
  • Adın yoktu tanıştığımızda
Sonra da olmadı Çünkü başka biri oldun zamanla.
  • Kimse yoktur kimsenin kimsesizliğinde
  • Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz
Sadece rüzgarlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar.
  • Bilmem ki, karşılaşsak bile birbirimizi hatırlayabilir miyiz yeniden
ikimiz de artık bir başkasıyken.
  • Yağmur herkese yağar
Ama çok az insan tutar yağmurun ellerini.
  • Acı veriyorsa geçmiş; geçmemiş demektir...
  • Bir gün gelir, dünyanın bir yerinde yıllarca senin haberin olmadan yaşamış birine, bütün hayatını anlatmak istersin.
Dediler ki; "Yaşından çok daha olgunsun."
Evet, dedim. Çünkü hep büyüklük bende kaldı.
  • Dört tane gerçek dost edin, tabutunu taşısın yeter.
  • Kanayan yaralarına, kan dursun diye başka bedenler basarsan, mikrop kaparsın..
  • Sürekli geçmişe dönüp bakarsan, boynun tutulur..
  • Kurşun sesi kadar hızlı geçer yaşamak: Öyle zordur ki, kurşunu havada, sevgiyi de yürekte tutmak.
  • Biz buyuduk ve kirlendi dunya.

Cuma, Ekim 14

Omayra-Murathan Mungan

Cevabı ömür süren bir soru bıraktım sana


Mendili kan kokan sevgili arkadaşım

Usta bakışların keşfettiği rahatlıkla arkama yaslandım

elimde şah mat yüzüğümde tek taş siyanür

adınla bulanan bir aşkın, bir maceranın

macerasında

yolun sonunu söylüyordu

günahkâr iki melek olan sağdıçlarım



Al birkaç bulutlu sözcük

atlasını sırtında taşıyan çalınmış bir zaman

mekik, taflan, kar kesatı bir iklim

aşk mı, macera mı dersin bu uzun seferberlik

bu ilişkinin topografyasını

mezhepler tarihinden bulup çıkardım

adanan boynunda o gümüş zincir

bilmiyorsun arması sallanıyor ucunda

işte yazgının kara zırhlısı!

Kork! kutsal kitaplardaki kadar kork!

Çünkü hiçtir bütün duygular

Korkunun verimi yanında



Benim ruhum nehirler kadar derin!

Kızıl kısraklar gibi üstümden geçeceksin!



Arı bir sessizlik duruyor

şiddetimizin armaları arasındaki uzaklıkta

gövdenin demir çekirdeği

kalkan teninin altında

sana okunaksız bana saydam giz

içindeki uğultunun izini sürüyorum

bir açıklığa taşıyorum ele vermez yerlerini

harabeler diriliyor

heykeller tamamlanıyor

kendi kehanetinden büyülenmiş gözlerimin önünde

başka çağlara gidip geliyoruz

aşk tanrısı için

seviştiğimiz ve uyuduğumuz sahillerde

aşkın kaplan ve yılan düğümüyle



Öpüyorum seni boynundaki yaradan

iniyorum kaynağına

aydınlanmamış yanların ışığa çıkıyor

dokunuşlarımın parıltısında

düğümlü mendilin, gümüş zincirin

sımsıkı mühürlendiğin bütün kilitler

çözülüyor avuçlarımda





Tılsım tamamlanıyor

ortaçağ kentlerinden geçiyoruz dönüşte

indiğim kaynakların mezhep değiştiriyor

zamanın ve uzamın kilitlendiği kara kutuda benim kelimelerim

tılsım tamamlanıyor

dudaklarımdan sızan erkek sütünün kara büyüsüyle

sevgilim oluyorsun

uyuyor ve yıkanıyoruz ay ışığında

bakıyorum güneş iniyor yüzünün alacakaranlığına



Adın yoktu tanıştığımızda

eksiğini de duymadık

bazen bir rüzgârı, bazen birkaç zeytini

adının yerine kullandık



Adın yoktu tanıştığımızda

sonra da olmadı

çünkü başka biri oldun zamanla



Şimdi adın var

şimdi ruhumun sislere sarılı derinlikleri

yükseliyor ve tehdit ediyor

kıstırılmış varlığımın bütün cephelerini

yüzümün pususunda geziyor

sularda bilenmiş bıçaklar

uyandırılmış acılarım, bulanmış sarnıcım

etimle ruhum arasında çelişen ilke

geri döndü bana

kendi ellerimle kurduğum kara büyüden

içimdeki tarih bitti

siliyorum bir aşkı var eden her ayrıntıdaki parmak izlerini

ve şimdi adın var

ve şimdi

ikimizin vaktinde

intikam saati geldi



Omayra, bu adı verdim sana

ve mevsimleri bütün anlamlarıyla

iki çakılına bir deniz vereyim

hayallerine mavi buğday

dokuz yaşamın olsun tek tek öldüreyim

esmer ve çırılçıplak bir gecede

bütün düşmanların gelecek

koynumdaki cenazene



Seni saran efsane çürüyüp toprağa karışırken

kucağımda başın

gümüş bir tarakla tarayacağım saçlarını

kendi enkazımın üstünde

kurtlar, çakallar gibi uluyarak ağlayacağım acıdan

öldürerek yaşatacağım seni kendimde



Ocağın parıltısıyla aydınlanan yüzün

gücünden habersiz sakin gülüşün

kamçılıyor içimdeki bütün köleleri

ben ki hileli bir oyun,

birkaç kırık zar

ve kara muskalı tılsımlarla

almışken seni kaderinden, kıyasıya bağlamışken kendime

asıl sen tutsak etmişsin beni

dünyaya kapalı kapıların ardındaki

içi boş sessizliğine



sığlığın, sevgisizliğin

o sonsuz kendiliğindenliğin

dünyanın sana değmeyen yerleri

nasıl da çekici yapıyor seni

o kadar bağlandım ki

tutkusuz bedenine

ya öldüreceğim seni

ya tunç çağından heykeller indireceğim dökümüne



Sayıklayan bir ağaç gibiyim Omayra

uğultusu geliyor ta derinden

gövdemin geçtiği masalların

içimdeki deprem ayakta tutuyor beni

geri dönüp vuruyor çalınmış zaman

bak sana korkaklığımı veriyorum

var olmanın bütün varoşlarından

ben yenildim, işte silahlarım

tılsım tamamlandı

sonuna geldim çizgilerini sildiğim

bir büyük haritanın

aşkım ölümün sınırında Omayra

olduğun yerde kal kımıldama!

Cumartesi, Şubat 19

bahar

Ne zamandır yazmıyorum.Cebimdeki kelimeler tükendi yollarda.Yenilerini edinemedim hala ödünç sözcükler kullanıyorum....

suç ortaklarım sağolsun..

..
Yağmur Herkese Yağar


Güneş Isıtır Herkesi

Mevsimler Herkes İçindir

Yalnız Çığ Altında Kalan

Sele Kapılan Her Zaman Birkaç Kişi



Herkes İçindir Aşk Da Ayrılık Da

Yalnızca Birkaç Kişi Ölür Acıdan

Eskiden Ölümle Tartılırdı Ayrılık

Kiminin Hayatı Yalnızca Unutkanlıktan



Her Şey, Herkes İçin Değildir Oysa

Kimi Hiçbirşey Ögrenmez Karanlıktan

Yalnızlığı Kullanmayı Bilmez Kimi

Kimi Ayrılamaz Karanlıktan



Yağmur Herkese Yağar

Ama Çok Az İnsan Tutar Yağmurun Ellerini

Onca Şarkı Onca Film Onca Roman

Ama Sevmeye Yetmez Herkesin Kalbi



Çığ Altında Kalan Sele Kapılan

Aşktan Ve Acıdan Ölen

Birkaç Kişi Dünyayı Başka Bir Yer Yapmaya Yeter

Aslında Onların Hikayesidir Anlatılan

Diğerleri Dinler, Seyreder, Geçer Gider

Geçer Gider Herkes

Hikayelerdir Geriye Kalan.
 
Murathan Mungan

İçin...

Fotoğrafım
İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.

deviantart

Powered By Blogger