Çarşamba, Mart 27

Öykü denemeleri 1-Mavi Oda


Başından dökülen suyun serinliği biraz kendine gelmesini sağlamıştı. Su damlalarının çıplak vücudundan süzülmesini izlerken gözleri halıdaki kan lekesine takıldı. ”Kahretsin bu halıyı çok severim bu leke de çıkmaz ki şimdi “ diye düşündü. ”Eve iş getirmemeyi öğrenmeliyim “diye bir espri de patlattı hatta. Yamuk bir gülüşle aralandı ağzı. O an farketti ağzına gelen tuzlu tadın gözlerinden akan yaşlar olduğunu.

Bu ilk olmasa da  hala için de alışmayan bir tarafı vardı insan öldürmeye. Birinin hayatına son vermek o bunu haketmiş olsa da zor işti. Ama haketmişti.Josephine'e sevgili kardeşine saygısızlıkta bulunmaya cüret etmişti o göbekli kel adam.Yani bay hiçkimse. Hiçkimseler ölebilirdi hem ne farkederdi ki. Josephine'ler için hiç kimseler ölmeliydi hatta.

Josephine...”Ah sevgili Josephine” derken ikiz kardeşinin duvarda bulunan eşsiz yağlı boya tablosuna baktı. Sonra da gözü kendi kısa ayağına kaydı.Hayat ne kadar acımasızdı.Daha anne karnında çizilmişti kaderleri. İkizdiler Josephine ve Jaqlyn. Ama Tanrı onları aynı anne karnında büyütürken birine güzellik ve yetenek diğerineyse biri öbüründen kısa iki bacak vermişti.Josephine kusursuz bacakları ile dünyanın en ünlü balerinlerinden olurken o herkesin acıyarak baktığı, bir ayağı diğerinden kısa zavallı kız kardeş olmuştu.

Ama kimse bilmiyordu ki asıl güçlü olan oydu. Josephine asla birini öldüremezdi. Ama o kızkardeşi için gözünü kırpmadan insan öldürüyordu. Hoş Josephine duysa eminim buna çok kızardı. Hatta gözünü bile kırpmadan onu polise verirdi. Ama o asla anlamayacak da olsa ona çok büyük bir iyilik ediyordu.

Mesela geçtiğimiz yıl kuğu gölünün başrolünü onun sayesinde almıştı. Kulaklarıyla duymuştu o hain yönetmen parçası rolü o kızıl saçlı cadıya verecekti. Bunu duyduğunda kızkardeşi ne kadar üzelecekti kimbilir.O rol için aylardır çalışıyordu.Şimdi bu kızıl saçlı ...pu gelip onun rolünü çalacaktı.Buna izin veremezdi.

Kadından kurtulması çok kolay olmştu. Şüphesiz Tanrı da bu büyük görevde kendisine yardım etmiş kadının üzerlerine gidip onun başına bir darbe ile öldürmeleri için arabacı Smith'in atlarını ufak bir ateş parçası ile ürkütmesi yetmişti.Can havli ile koşan hayvanlar kadıncağızın üstüne çıkmışlar ve onun hemen orada canını vermesine neden olmuşlardı.  ”Ne şanssızlık , zavallı kadın “

Hikayesi işte böyle başlamıştı.O günden sonra kardeşinin hayatını zorlaştıran onu üzen herkesi ortadan kaldırmayı kendine görev bilmişti. Çünkü borçluydu Josephine'e .Ona bu daireyi tutan kardeşiydi. Onun için güzelce dayayıp döşemişti .Onu çok seviyordu. Bazen onunla birlikte bu odaya geliyor ,ona taze çiçek getiriyor onun saçlarını tarıyordu. Jaclyn'in saçları onunkilerden daha güzeldi öyle söylüyordu Josephine. Ona kendi elbiselerinden getiriyor kardeşini giydirip onunla birlikte çay içmeye gidiyordu.Onunla birlikte Paris sokaklarında dolaşırken nasıl da gurur duyuyor kısa bacağının izin verdiği kadar dik yürüyordu ki kız kardeşi utanmasın.

Son kurbanı Mr Juaqim . Kardeşinin dansettiği tiyatronun sahibiydi. Hep baygın bakışlarının ardından bakar sarhoş ağzı ile sahneden inen Josephine'i öpmeye çalışırdı. Kardeşinin yüzünde oluşan iğrenme ile karışık öfke onu deli ediyordu. Dün akşam onu sarhoş kafa ile Josephine sandığı için bu küçük odaya gelmesi hiç zor olmamıştı. Tam üzerine abanmaya çalışırken saplamıştı yağlı vücuduna bıçağı.

Bir kez daha, bir kez daha , bir kez daha...Kardeşinin yüzünde ki o iğrenmeyi düşündükçe daha hınçla saplamıştı bıçağı. Adamın kanı kızıla boyamıştı o çok sevdiği güzelim halıyı. Offf ne kadar da ağırdı. Günlerdir sandığın altına kazdığı çukura onu taşırken üzerinde bir sandık dolusu toprağı örterken ter içinde kalmıştı.Bu banyo ona iyi gelmişti şüphesiz. Halıyı da bu suya basabilirdi. Kan lekesi çıkarmıydı ki ? Deneyecekti olmazsa halıyı da gömmek zorunda kalacaktı. Josephine 'e ne diyecekti....Şimdi bunların sırası değil dye düşündü ve banyodan çıktı. Dolabın içerisindeki kıyafetlerden birini seçti.Üzerine giydi. Dolabın üzerinde ki kırık aynada kendini seyretti -eh güzel sayılırdı- . Tiyatroya geç kalacaktı nerdeyse. Kapıya uzandı ve açtı . Dışarı çıktığında kısa bacağı sanki bir anda uzamış gibi yürüyüşü düzeldi içeriye çapkın bir bakış fırlattı “Görüşürüz Jaclyn” dedi “akşama oyuna gelirsin”

 Ne olduğunu anlamayan sarı kedi kapıya doğru esnedi yattığı yerden. Kapıyı kapattı .Kapının üzerinde yazan ismine bakıp arkasını döndü...

“Josephine La More “



SON :)






















































Cumartesi, Şubat 16

...

Bir gün yazacağım sana
Çizgisiz bir beyaz kağıda
Ben seni çok sevdim
Başka da bir diyeceğim yok
...


Pazar, Şubat 10

...


Seni öyle göresim geldi, öyle göresim geldi ki dayanamayacağım, yüreğim çat diye çatlayacak sanıyorum. Bu yeryüzünde insanlar kımıldanmaya başladı başlayalı hiçbir insan hiçbir insana böyle bağlanmamıştır.



Piraye'ye Mektuplar, Nazım Hikmet Ran


Salı, Kasım 15

b.o.ş.l.u.k.

Tanımlanması zor bir yalnızlık hali bu...
Korkma anne...İç sesimle başbaşa kalacak kadar yalnız olamadım hiç...Ne kadar iyi tartışılır.Ama anneler üzülür çocuklarının yalnız olduğunu düşününce...Sen üzülme...
Sesimin yankısını duyuyorum kendi içime seslendiğimde...
Hayret...
Küçük bir kızken bile birilerine çarpardı sesim yüreğime seslendiğimde...
Bu ıssızlık beni endişelendiriyor...
Hem kış ta geliyor...
Bu boşluk daha da bir soğuk rüzgarlar estirirse içimde...
Hasta mı olurum sanki?
İçimdeki boşluğun cereyanında kaldım doktor bey? Sanırım sebebi bu soğuk al-ın-ganlığımın...
Boşluk...
Geceleri uykum kaçtığında hayal kuramama halim...
Hiçbir şarkının kimseye varmaması...
Tuhaf bir ıssızlık hali...
Sesim kendi içimde yankı yapıyor ne güzel....
Kendi içinin boşluklarında kaybolur mu ki insan...
geçmişim...
hayallerim...
içimden yaşam kaçıyor kapatın kapıları....

Pazar, Temmuz 3

ALTIN VURUŞ MURATHAN MUNGAN

  • Kırılmış bir bardaktan etrafa saçılmış cam parçasıysam,üstüme basmaya çalışanların ayaklarını kanatmak zorundayım.
  • Bir tek gece vardır insanın hayatında. Ömür boyu sürer nöbeti. Bu da öyleydi. İyi ol, sağ ol, uzak ol. Ama bir daha görme beni!
  • Hatırlamak için bir hafızamız varken, unutmak için elimizde hiçbir şeyin olmaması; hayatın bize attığı en büyük kazıktır .
  • Bütün bir geceyi uykusuz geçirmene sebep olan şeyleri bir nefeste anlatamazsın. Önce içine atarsın, sonra da susarsın.
  • Alçalan insanların yükselen değerlerinden uzak duruyorum.
  • Bir otobüs aşkıydı belki bizimkisi, benim yolum son durak seninkisi 'müsait bir yer'di...
  • Yalnız biri olsun isterken, 'yalnız biri' oldum istemeden.
  • Kendim için büyük bir tehlikeyim artık, ilerliyorum içimdeki yer çatlağı boyunca.
  • Herkes içindir aşk da ayrılık da Yalnızca birkaç kişi ölür acıdan.
  • Ne zaman bir düş kursam, ertesi gün hayal kırıklarını topluyorum.
  • Bazı gecelerin sabahı yoktur yalnızca karanlık olarak kalırlar.
  • Uzak dediğin önce içinde birikir insanın, sonrası yalnızca yoldur.
  • İnsan masumiyetini bazen bir başkasının günahıyla öder.
  • Mevsimin suçu yok, yokluğun soğuk.
  • Ne yazık ki, kadınlar arasında kurulan ittifakların çoğu, ancak başka kadınlar söz konusu olduğunda mümkündür.
  • Ve işte o zaman kırdığın bu kalp, Şimdi kırıyor başka kalpleri ! Aşkta kazanmak dedikleri kaybetmektir bir çok şeyi...
  • Herkes anlamlı anlamlı başını sallıyor. Duygulanmış gibiler, etkilenmiş gibiler, hüzünlenmiş gibiler. Hep gibiler. Hiç kendileri olamıyorlar. Olurlarsa kendilerinden korkuyorlar...
  • Her suskunluk, bir iç kanamasıdır ilişkilerde...
  • Her zaman olduğu ve hepimizin bildiği gibi, bütün gürültülerden sonra geriye yalnızlık kalır.
  • Birbirimizden kaçırdığımız gözlerimiz ; Şimdi birbirimizden kaçırdığımız gerçeklerle göz göze...
  • Sana söz hayat ! Bundan sonra kimseyi göz çukurlarıma ekip, büyümesi için gözyaşı dökmeyeceğim...
  • Hayat bazılarına mutsuz olmakla, duygusuz olmak arasında bir tercih hakkı tanır, daha fazlasını değil.
  • Dilini çözemediğim ihanet Gel bir daha bende dene kendini Ne sen öldürebiliyorsun beni bu cenkte Ne ben yenebiliyorum seni...
  • Hayatım, içimden geçen cümleler içinde geçti.
  • Yağan bir kar tanesi gibi; Camdan bakınca çok masumsun, yaklaşınca soğuksun, dokunursam; erirsin...
  • Aşkın bir yolu vardır, Her yaşta başka türlü geçilen. Aşkın bir yolu vardır, Her yaşta biraz geçikilen.
  • Varlığın bana yetmiyorken, yokluğunla avunmak zorundayım ! Ya al götür kalanımı. Ya da gel, tamamla eksik kalan yanımı.
  • Bu da ötekiler gibi kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden yaşayıp gidecek.
  • Bazı umutlar başka zamanlarındır...
  • Değişen durumlara göre bazen çok iyi, bazen çok kötü bulduğum bir medeni halim var; bekarım.
  • Kimdi giden kimdi kalan Aslında giden değil Kalandır terkeden Giden de bu yüzden gitmiştir zaten.
  • Beklentisi yüksek olan kadınların yalnızlığı daha koyu olur; çünkü ummak ve beklemek kadınlığa verilmiş iki cezadır!
  • Birini adam gibi sevmek; aldanmayı, ağlamayı hatta yalnız kalmayı göze almak demektir.
  • Aşklarım, arkadaşlarım, dostlarım dağılıp gitti herkes... İçimi sızlatacak kimse kalmadı içimde.
  • Sevdiklerimizin hayatına ya erken girer, ya geç kalırız. Bütün aşk dramları da bundan doğar zaten.
  • Sen bildiğim gibi kalmadın ama, Ben unuttuğun gibiyim hala.
  • Ardından mırıldandığım şiir Şimdi başkalarının dudaklarında göçebe.
  • Kimsenin kimsesi yok ki herkesin elmasında kendi diş izleri.
  • Kimse benim kadar sevmedi" diye bağırıyordu adam. Gözlerin geldi aklıma.. gülümsedim, geçtim .
  • Gökte ararken yerde bulduğum olmadı hiç. Ama yerde bulup da göklere çıkarmışlığım çoktur.
  • Hepimiz varoluşumuza bir anlam ararız. Kundak ile kefen arasındaki şeyin adı ömürdür, hayat değil. Hayatı biraz da kendimiz yaparız.
  • Gümüş sahibi olmayanlar, gümüşün karardığını bilmezler. Onlar gümüşü hep ay kadar parlak sanırlar.
  • Bazı sözler karanlıkta söylenir, diyorum uykularımın birinde Bazı sözler hiçbir zaman, diyorum kendi sesime uyanırken Bazı sözler karanlıkta söylenir Bazı sözler hiçbir zaman...
  • Aşk kapıyı çaldığında hemen açma... Bazıları, çocuklar gibi zile basıp kaçıyor.
  • Bazen sarhoşken, karanlığın içinde yüksek sesle söylüyorum adını. Ya da birinin kollarındayken, bazen pencereyi açıp, sokaktan geçiyormuşsun gibi ardından sesleniyorum. Hep başkaları bakıyor yukarıya. Ben gülümseyerek "gitti" diyorum, yakalayamadım gitti.
unutarak ve vedalaşarak geçilen durakların birinde inmemiz gerekir bindiğimiz düşlerden hayat belki başka biri yapar bizi.
  • Huzurluyum. Mutluluk benim için hiçbir zaman önemli olmadı. Daha çok raslantı gibi yaşadım mutluluğu. Kısa anların hediyesi gibi. Yaşamın karşıma çıkardığı bazı anlar benim için mutluluk demekti, o kadar…
  • Gelirsen yolum genişler, Gelmezsen hayalini severim. Yanmaktan korkmam Ben bu aşka, sağ çıktığım yerlerden geldim.
  • Takvim düzeni herkes için aynı olsa da, zaman herkesin içinde başka türlü ilerler.
  • Gece söndürür hayalet olmaya yetmeyenlerin ışığını Güçlü olmaya benden daha çok ihtiyacın var Çünkü haksız olduğunu Kalbinin bir yerinde biliyorsun.
  • Her insan kendi olması karşılığında topluma bir bedel öder. Az ya da çok ama mutlaka bir bedel... Kimse bedelsiz kendi olamaz. Bu bedel çoğu kez yalnızlıktır.
  • Beden dediğin aşka vesile, insan ruhlara aşık olur, sevdikçe başkasını kendinde bulur.
  • Kimse çıktığı yolda kendisi kalmaz. Yol insanı başkalaştırır.
  • Bilmem ki; karşılassak bile hatırlayabilir miyiz birbirimizi yeniden..? İkimizde artık bir başkasıyken.
  • Anlatabilsem sende neler gördüğümü kimse inanmaz hayal derdi. Bilselerdi sende neler gördüğümü yıllarca hayal görmek isterlerdi.
  • Sen beni sevmedin ya… Ben de gidip herkesi sevdim ve herkese böldüm kendimi… Herkese az az düştüm… ve kimseye yetmedim..
  • Aramaktan vazgeç demiyorum, bulmaktan vazgeç.
  • En mutlu anında bi rüzgar eser de, burnuna o'nun kokusu gelir ya. İşte o'nunla aynı parfümü kullananların Allah belasını versin.
  • Güçlü olmaya benden daha çok ihtiyacın var Çünkü haksız olduğunu< Kalbinin bir yerinde biliyorsun.
  • Seninle aramızda bir şey varsa şayet, o da mesafelerdir artık.
  • Bazen ona bişeyler yazarsın, yazar silersin.. yazar silersin.. O hiçbirini okumamış olur; ama sen hepsini söylemiş olursun.
  • Biliyorum bütün sözler yavan, bütün sözcüklerin içi boşaltılmış, bütün anlamlar kullanılmış, bütün anlar uçucu; kelimeye dökülen her duygu, kendiliğinden soğuk bir klişe oluveriyor; hiçbir sözcük duygularıma da yüreğime de yetmiyor.
  • Bir erkeğin bir kadına söyleyebileceği en güzel söz "Bir daha ki seveceğim kız, bizim kızımız olacak" demesidir.
  • Geçtiğimiz yollarda kaybettiklerimizin bize en büyük kötülüğü kendilerini bize tekrar tekrar hatırlatmalarıdır.Bir kere kaybetmekle kurtulamadığımız şeylerdir Yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir.Hep ama hep hatırlarız.ne biçim kaybetmektir bu.
  • Zamanı yıllarla tartanlar yanılırlar hiçbir şey tartılmaz başka bir şeyle hatta çoğu zaman kendiyle bile yaşanır, içini tohuma bırakır ... geçer gider geçmez sandıkların bile...
  • Çok sevmenin sevgisizliğine uğradım ben..
  • Oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim,Ben sende bütün aşklarımı temize çektim.
  • Unutma bir büyük yazarın dediği gibi, en iyi intikam şekli, kayıtsızlıktır.
  • Aptallığımız; birbirimizde sahip olmadığımız özellikleri aramamızdı.
  • Ne zaman içime biraz fazla baksam yükseklik korkum depreşir .
  • Kırık bir kalbi alçıya alırsanız, herkes gelir imzasını atar.
  • Azı karar olmadı hiç sevmelerim, Hep çoğu zarar dedikleri kadar sevdim ...!
  • Onca şarkı, onca film, onca roman Ama sevmeye yetmez ; Herkesin kalbi.
  • Çık ortaya saklandığın yerden
Yoruldum, azaldım beklemekten Bazen düşünüyorum da Var mıydın sahiden, yoksa bir şarkının anısı mı uydurdu seni.
  • Can kırıkları, Cam kırıkları gibi değildir. Öyle süpürünce gitmez; İçinde kalır, aklına geldikçe de batar
  • Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
  • Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken Senin bana geç kaldığını.
  • Adın yoktu tanıştığımızda
Sonra da olmadı Çünkü başka biri oldun zamanla.
  • Kimse yoktur kimsenin kimsesizliğinde
  • Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz
Sadece rüzgarlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar.
  • Bilmem ki, karşılaşsak bile birbirimizi hatırlayabilir miyiz yeniden
ikimiz de artık bir başkasıyken.
  • Yağmur herkese yağar
Ama çok az insan tutar yağmurun ellerini.
  • Acı veriyorsa geçmiş; geçmemiş demektir...
  • Bir gün gelir, dünyanın bir yerinde yıllarca senin haberin olmadan yaşamış birine, bütün hayatını anlatmak istersin.
Dediler ki; "Yaşından çok daha olgunsun."
Evet, dedim. Çünkü hep büyüklük bende kaldı.
  • Dört tane gerçek dost edin, tabutunu taşısın yeter.
  • Kanayan yaralarına, kan dursun diye başka bedenler basarsan, mikrop kaparsın..
  • Sürekli geçmişe dönüp bakarsan, boynun tutulur..
  • Kurşun sesi kadar hızlı geçer yaşamak: Öyle zordur ki, kurşunu havada, sevgiyi de yürekte tutmak.
  • Biz buyuduk ve kirlendi dunya.

İçin...

Fotoğrafım
İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.

deviantart

Powered By Blogger